- Eylül 21, 2021
- Yayınlayan: Müge Bezgin
- Kategori: Genel, Sektörel
Müşteri ihtiyaçlarına odaklanmanın iyi bir iş anlayışı olduğunu benimsemek oldukça güvenlidir. Peki, şirket içindeki kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak iş hedeflerinizle alakalı değil midir?
Kesinlikle alakalıdır. Gerçek şu ki, işveren markanız (mevcut ve potansiyel çalışanların kuruluşunuzu çalışmak için arzu edilen bir yer olarak nasıl gördüğü), en az diğer sebepler kadar doğrudan iş sonuçlarını etkiler. Güçlü bir işveren markası, yalnızca müşterilerinize daha iyi hizmet vermek için gereken nitelikli yetenekleri çekmenize ve elde tutmanıza yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda genel markanızı tüketiciler için de daha çekici hale getirir.
İşveren Markası Ofisin Ötesine Geçiyor
Basitçe söylemek gerekirse memnun çalışanlar, memnun müşteriler yaratır. Amerikan Müşteri Memnuniyeti Endeksi (ACSI), işveren markasındaki bir puanlık artışın, müşteri memnuniyetinde 1,3 puanlık bir artışla ilişkili olduğunu söylüyor. Yine de birçok işveren, bu iki kavramın ne kadar yakın ilişkili olduğunun maalesef hala farkında değil. İşverenler, sosyal medya çağında çalışan deneyiminin ne kadar kapsamlı ve etkili olabileceğini genellikle unutuyorlar.
Müşterileriniz, işle ilgili etkileşimler sırasında çalışanlarınızın deneyimi hakkında bir fikir edinirken, LinkedIn ve Twitter gibi sosyal medya platformlarının veya iş inceleme sitelerinin sağladığı şeffaflık sayesinde ilk elden yorumları okuyabilirler. Bazı müşterilerin şirketinizle iş yapmadan önce kasıtlı olarak bu tür incelemeler yaptığını bilmek eminiz ki sizi şaşırtacaktır.
2020’nin kendine özgü koşulları, kuruluşları ve işveren markalarını da kamuoyunun ilgisine sundu. Adil olsun ya da olmasın, şirketlerin COVID-19 pandemisinin baskılarına tepki verme şekli genellikle kamuoyu tarafından yargılandı, bazıları çalışanların ihtiyaçlarını karşılama çabaları için övüldü, bazıları ise maaşları kesip insanları işten çıkardıkları için eleştirildi. İnsanlar artık her zamankinden daha fazla şirketlerin nasıl davrandığına dikkat ediyor ve satın alma kararlarını kısmen de olsa şirketlerin çalışanlarına nasıl davrandığına bağlıyor.
İşveren Markası Müşteriler İçin Önemlidir
Müşterileriniz nasıl iş yaptığınızı ve çalışanlarınıza nasıl davrandığınızı kesinlikle çok fazla önemsiyor. Tüketicilerin %64’ü, şirketin çalışanlarına kötü davrandığını duyduktan sonra bir o şirketin ürününü satın almayı bırakmaya hazırlar. Uber’i inceleyelim; sürücüleri teknik olarak bağımsız olsalar da, cinsiyet ayrımcılığı iddialarının dört yıldan uzun bir süre önce viral hale gelmesinden sonra bazı insanlar hala Uber’e binmeyi reddediyor. O zamanlar, dünyaca ünlü İK lideri Dr. John Sullivan, “Uber üzerindeki bu olumsuz etkinin 100 milyon dolar zarar ettireceğini” tahmin ediyordu.
Bu tür olumsuz etkileri yaşamak için kuruluşunuzun Uber boyutunda bir operasyonu olması da gerekmez. Küçük ve orta ölçekli işletmeler, çalışanları gibi topluluklarıyla iç içedir. İster gözlem yoluyla, ister kulaktan kulağa ister çevrimiçi incelemeler yoluyla olsun, topluluğunuz çalışanlara nasıl davranıldığını ve bu onların davranışlarını etkiler. Çoğu iş lideri bunu fark ediyor: Yüzde 96’sı işveren markasının ve itibarının geliri olumlu veya olumsuz yönde etkileyebileceği konusunda hemfikir.
İtibarınız ve müşteri sadakatiniz arasındaki bağ, sosyal medya incelemeri devam ettikçe ve genç nesiller birincil tüketiciler haline geldikçe, muhtemelen önümüzdeki yıllarda daha da güçlenecektir.
İşveren Markası İşiniz İçin Önemlidir
İşveren markanızı geliştirmek, çalışan memnuniyeti, işe alma ve şirket markası girişimleri ile aynı düzlemde gitmelidir. Bu, harika çalışan deneyimleri oluşturmak ve ortaya koymak için verdiğiniz emeğin değerlendirilmesi için en iyi yollardan birisidir. Henüz çalışan deneyimini bir öncelik haline getirmediyseniz, işveren markasının sunabileceği iş değeri, bunu yapmanızın başlıca nedenidir. Doğru konumlandırıldığında, işveren markanız, şirket çalışanlarını nasıl önemsediğinin gerçek hikaye anlatıcısı olur ve artık herkesin dinlediğini bilirsiniz!